Bulgaristan’da avroya geçişe karşı protestolar büyüyor
Sofya’da, aralarında sivil toplum kuruluşları, milliyetçi ve Rusya yanlısı partilerin bulunduğu gruplar protesto düzenledi.

Avrupa Birliği, Bulgaristan’ın 1 Ocak 2026 itibarıyla avroyu resmi para birimi olarak kullanmasına onay verdi. Ancak bu karar, ülkede bazı kesimlerin sert tepkilerine yol açtı.
Sofya’da, aralarında sivil toplum kuruluşları, milliyetçi ve Rusya yanlısı partilerin bulunduğu gruplar protesto düzenledi. Göstericiler, merkez meydanına çadırlar kurarak burayı “Lev Şehri” ilan etti. Meydanda, Bulgaristan’ın mevcut para birimi olan lev’i savunan pankartlar yer aldı. Bunlardan birinde “Lev için son savaş, Bulgaristan için son savaştır” ifadeleri dikkat çekti.
Prorusk Prerodba (Yeniden Doğuş) partisinin lideri Kostadin Kostadinov, avroya geçişi “devlet darbesi ve ihanet” olarak niteledi. Kostadinov, avroya geçilmesi halinde Bulgaristan’ın bütçesinin Avrupa Merkez Bankası tarafından onaylanacağını belirterek, ülkenin mali bağımsızlığının tehlikeye gireceğini savundu.
Avroya Direniş Sürerken Güvenoyu Oylaması Yaklaşıyor
Kostadinov’un partisi, hükümete güvensizlik oyu verilmesi için meclise teklif sundu. Gerekçe olarak, hükümetin gerekli ekonomik reformları yapmadığı, bunun yerine avroya geçişe öncelik verdiği öne sürüldü. Oylamanın gelecek hafta yapılması bekleniyor, ancak AB yanlısı koalisyon hükümetinin çoğunluğu elinde tutarak güvenoyu alacağı tahmin ediliyor.
Siyasi Belirsizlik ve Avro Endişesi
2007 yılında Avrupa Birliği’ne katılan Bulgaristan, yıllardır süren siyasi istikrarsızlık ve yolsuzluk sorunlarıyla mücadele ediyor. Bu durum, halk arasında Avrupa şüpheciliğini artırmış durumda.
Kararın son onayının 8 Temmuz’da Avrupa Parlamentosu ve AB Maliye Bakanları Konseyi’nde verilmesi bekleniyor. Avro karşıtı gruplar ise sosyal medya üzerinden, avroya geçişin yoksulluğu artıracağı ve ekonomik sorunları derinleştireceği yönünde kampanyalar yürütüyor.
Ekonomistler ise kısa vadede Bulgaristan ekonomisinde büyük bir değişiklik yaşanmayacağını, ancak uzun vadede AB ile daha güçlü entegrasyonun ekonomik fayda sağlayabileceğini belirtiyor.