El açması baklavadan hazır baklavaya: Kurban gelenekleri nasıl değişti?

Üsküp doğumlu, asırlık bir din alimleri sülalesinin son temsilcisi olan Mesut Nebi, mühendislik kariyerini sanat ve yazarlıkla harmanlamış, Üsküp'ün kültürel hayatına önemli katkılar sunmuş çok yönlü bir kişilik.

Kuzey Makedonya Yayın: 07 Haziran 2025 - Cumartesi - Güncelleme: 07.06.2025 12:08:00
Editör -
Okuma Süresi: 13 dk.
503 okunma
Google News

Mesut Nebi'nin ailesi, Üsküp'ün tarihi dokusuna işlemiş köklü bir geçmişe sahip. Babası Hafız Sami ve dedesi Hafız Yusuf, tam 40 yıl boyunca Üsküp'teki tarihi Sultan Murat Camii'nde imamlık yaparak cemaate hizmet vermişler. Ailedeki din alimliği geleneği, dedesinin kayınpederi Hafız Ömer'e kadar uzanıyor.

Ailenin en dikkat çekici figürlerinden biri ise Mesut Nebi'nin büyük dedesi Nebi Efendi. İstanbul'da Süleymaniye Medresesi'ni bitiren Nebi Efendi, Üsküp'te müderris olarak görev yapmış ve hatta bir dönem kadılık da üstlenmiş. Nebi Efendi'nin kadılık yaparken haksız bir emre karşı duruşu, cübbesini çıkarıp "haram lokma evlatlarıma yedirmem" diyerek gösterdiği asil duruş, ailenin haramdan sakınma ve dürüstlük ilkesinin temelini oluşturmuş.

Mesut Nebi'nin de ifade ettiği gibi, bu olay, ailenin iyilik yapma ve dürüstlük konusundaki hassasiyetini şekillendirmiş.

Mühendislikten sanata uzanan yarım asırlık tecrübe

Mesleği mühendislik olan Mesut Nebi, İnşaat Meslek Lisesi'ni ve ardından İnşaat Fakültesi'ni tamamlamış. Tam 50 yıllık bir inşaat mühendisliği tecrübesine sahip olan Nebi, profesyonel hayatının yanı sıra entelektüel ve sanatsal yönleriyle de öne çıkıyor.

Resim sanatına olan tutkusu, özellikle pandemi döneminde daha da yoğunlaşan Mesut Nebi, şimdiye kadar iki kişisel ve iki karma sergi olmak üzere toplam dört sergiye katılmış. Sanatsal üretkenliğiyle de dikkat çeken Nebi, aynı zamanda satranç ve masa tenisi gibi sporlarla da ilgileniyor.

Mesut Nebi ile Üsküp'te eski bayramlar üzerine yapılan bu röportaj, onun zengin bilgi birikimini ve kültürel hafızasını bir kez daha ortaya koydu.

Üsküp'ün köklü ailelerinden gelen Mesut Nebi, çocukluk yıllarındaki bayramların coşkusunu, dönemin zorluklarına rağmen hissedilen mutluluğu ve günümüz bayramlarıyla arasındaki derin farkları samimi bir dille aktarıyor.

Mesut Nebi'nin anlattığına göre, geçmiş bayramlar çocukların yüreğinde büyük bir sevinçle karşılanırdı. "Bayram geldiğinde çocuklar çok sevinirdik," diyen Nebi, Arife günü alınan yeni elbiselerin kendileri için ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

O dönemde yaşanan kıtlığa rağmen, insanların ve özellikle çocukların mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Nebi, o günleri hatırlarken, "Geceleri bile uyanırdım bakayım elbiselerimi, sevinirdim çok" sözleriyle, masum sevinçlerini dile getiriyor.

Sultan Murat Camii ve "Gemi Kaptansız Hareket Etmez" hikayesi

Mesut Nebi, Bayram namazı için çocukluk arkadaşı Nedim (Abaz) ve Hafız Bedri'nin oğluyla birlikte, Üsküp'ün tarihi Sultan Murat Camii'ne düzenli olarak gittiklerini anlatıyor.

Nebi'nin hafızasına kazınan özel bir anı ise, henüz 4-5 yaşlarındayken yaşadığı bir sabah namazı yolculuğu. Babasıyla birlikte camiye giderken duyduğu tekbir sesleriyle heyecanlanan küçük Mesut, babasına "Baba acele edelim geç kalmayalım" diye seslenir. Babasının verdiği cevap ise o yaşlarda bile aklına kazınan bilgece bir söz olur: "Oğlum dedi, gemi kaptansız hareket etmez."

Bayram namazı sonrası, küçük yaşta olmalarına rağmen Gazi Baba'daki kabristanı ziyaret etmek de o dönemin gelenekleri arasındaydı.

Bayram kuşluğu, misafirlikler ve Cabir Ağa'nın harçlığı

Eski bayramlar tam bir neşe ve coşku içinde geçerdi. Bayram namazından dönüldükten sonra tüm aile bir araya gelir, "Bayram kuşluğu" yenirdi. Ailece bayramlaşıldıktan sonra ise misafirler gelmeye başlar, aynı zamanda kendileri de komşuları ziyaret etmeye giderlerdi.

Çocuklar için en büyük sevinç kaynaklarından biri de harçlıklardı. Mesut Nebi, o günleri hatırlarken, "Cabir Ağa süpürgeci vardı. Onun durumu çok iyiydi. Gittiğimizde en büyük parayı o verirdi bize. Biz küçükken çok sevinirdik" sözleriyle, cömert komşularını ve aldıkları harçlıklarla yaşadıkları mutluluğu anlatıyor.

Mesut Nebi'nin bu anlatımı, eski bayramların sadece maddi zenginliklerle değil, toplumsal bağlarla, neşeyle, paylaşmayla ve o dönemin ruhuyla şekillenen özel günler olduğunu gözler önüne seriyor. Günümüz bayramlarıyla kıyaslandığında, o dönemin daha samimi, daha içten ve toplumsal dayanışmanın daha güçlü olduğu bir atmosfer sunduğu anlaşılıyor.

Mesut Nebi'den "Şimdiki Çocuklar Neden Sevinmiyor?" yorumu: Teknoloji ve ebeveynlerin rolü

Mesut Nebi, modern çağın çocuklarının bayram sevincini neden eski bayramlardaki gibi yaşayamadıklarını sorgularken, aşırı tüketim alışkanlıkları ve teknolojinin yanlış kullanımının bu durumdaki etkilerine dikkat çekiyor.

Mesut Nebi, eski bayramlardaki çocukların yaşadığı büyük sevincin günümüz çocuklarında neden gözlemlenemediğini şöyle açıklıyor: "Şimdi sevinmiyorlar. Ama burada birazcık ebeveynlerde de kabahat. Çünkü çocuklara çok şeyler alıyorlar. Onların sevinme duygularını ellerinden alıyorlar." Nebi'ye göre, bir oyuncak veya elbise yerine çok daha fazlasının alınması, çocukların arzu ve beklentilerinin sürekli doyurulması, onların küçük şeylerden bile mutlu olabilme yeteneklerini azaltıyor.

Mesut Nebi, günümüz çocuklarının bayram sevincini etkileyen bir diğer önemli faktörün de teknolojinin ilerlemesi olduğunu belirtiyor. Çocukların bilgisayar ve telefonlarda geçirdiği sürenin artmasıyla birlikte, Nebi, bu durumun hem radyasyon riski taşıdığını hem de çocukların sosyal etkileşimden uzaklaşmasına neden olduğunu dile getiriyor.

Ancak Nebi, teknolojinin tamamen kötü olmadığını, aksine doğru kullanıldığında büyük faydalar sağlayabileceğini de ekliyor: "Tabi çok iyi şeyler de var teknolojinin gelişiminde. Ama çocuklar iyisini almaları lazım. Teknolojinin iyisini kullansınlar, iyi şeyleri öğrensinler. Telefonda istediğimiz ilmi anında ulaşabiliyoruz. Gençleri oraya yönlendirmek lazım."

Bayramlaşma mesajlaşmaya indirgenmemeli

Mesut Nebi'nin dikkat çektiği bir başka önemli nokta ise, günümüzün yoğun yaşam temposu içinde bayramlaşma geleneğinin sadece mesajlaşmaya indirgenmesi. Bu durumu "kötü bir şey" olarak nitelendiren Nebi, "Biz eski geleneğimizi devam ettirmeye gayret göstermeliyiz" diyerek, gerçek temasın ve yüz yüze bayramlaşmanın kültürel değerler açısından önemini vurguluyor.

Nebi, teknolojinin sunduğu imkanlardan faydalanırken, anne babaya saygı, büyüklere hürmet ve aile bağlarını koparmama gibi temel değerlerin çocuklara öğretilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Kurban gelenekleri: Değişen şartlara uyum

Mesut Nebi, geçmiş bayramlardaki sofra düzenlemelerinden kurban kesimlerine kadar birçok gelenekte yaşanan değişimi, bir yandan nostaljiyle anarken, bir yandan da modern çağın getirdiği zorunluluklara uyum sağlamanın önemini vurguluyor.

Mesut Nebi'nin anlatımına göre, eski bayram sofralarının vazgeçilmezi olan baklavalar, eskiden tamamen el emeğiyle, yufkası dahi evde açılarak yapılırdı.

Nebi, "Evvelden herkes hanımlar kendileri baklava, yufkaları kendileri yapardı, el baklavası yapardı ama şimdi... biraz teknoloji ilerledi, biz de biraz ayak uydurup, hazır baklava aldığımız oluyor" diyerek, modern yaşamın getirdiği kolaylıklara adapte olduklarını belirtiyor.

Mesut Nebi, eski dönemde kurban satın alma ve kesim süreçlerin çok daha farklı olduğunu hatırlıyor: "Önceden daha iyi şartlar o açıdan vardı. Ki hepimizin bahçeli evlerimiz vardı. Kasap gelirdi keserdi." O zamanlar hemen herkesin avlulu evleri olması, kurban kesimi ve et dağıtımı için uygun bir ortam sağlardı.

Ancak günümüzde durum farklı. "Şimdi hepimiz binalarda yaşıyoruz. Böyle bir imkânımız yok. Değişti şartlar" diyen Nebi, bu fiziksel değişimin kurban ibadetini de etkilediğini dile getiriyor.

Artık birçok kişi için kurbanları yardım kuruluşlarına vermek ve onların kesip dağıtmasını sağlamak bir zorunluluk haline gelmiş. Nebi, bu durumu "yapacak bir şey yok, o da teknolojinin şartların getirdiği bir durum" olarak değerlendiriyor.

Hafız Sami ve Sultan Murad Camii: Kırk yıllık bir aşk hikayesi

Mesut Nebi'nin gözünden babası Hafız Sami'nin Sultan Murad Camii ile olan kırk yıllık derin bağı, caminin aile üzerindeki etkisi ve İstanbul'a gitmekten son anda vazgeçişinin ardındaki hikâye, Üsküp'ün kültürel ve manevi dokusunu gözler önüne seriyor.

Mesut Nebi için Sultan Murad Camii, sadece bir ibadethane değil, aynı zamanda çocukluk anılarının, eğitimin ve aile bağlarının merkezidir. "Sultan Murad camisi denince çok şeyler aklıma geliyor" diyen Nebi, caminin yanındaki irfan okulunda ilkokula başladığını ve Ramazan aylarında teravih namazları için arkadaşı Nedim ile sürekli camiye gittiklerini anlatıyor. Çocukların camideki neşeli halleri, zaman zaman kargaşaya dönüştüğünde ise camiye hizmet eden Hamdi Ağa'nın onları nazikçe uyardığını, ancak Hafız Sami ve Hafız Bedri'nin oğlu olmaları hasebiyle tekrar içeri alındıklarını tebessümle dile getiriyor. Bu anılar, ailenin camiyle olan güçlü ve köklü bağının bir göstergesi.

İstanbul hayallerinden vazgeçiş: Bir hizmet aşkı ve evlat endişesi

Hafız Sami'nin hayatında dönüm noktası olan bir karar, Mesut Nebi'nin hafızasına kazınmış. Babası, Üsküp'ten ayrılarak İstanbul'a gitme kararı almış ve hatta bunun için evlerini dahi üç dört kez satmış. Ancak her seferinde son anda bu kararından vazgeçmiş. Mesut Nebi, babasının bu dönüşü ardındaki düşünceleri şöyle açıklıyor: "Bir hizmet etsin herhalde o düşünce ile. İki benim dört tane küçük çocuğum var, benim mesleğim yok, ben gidersem İstanbul'a bana cami vermez iseler ben bu çocukları nasıl selamete çıkarırım."

Hafız Sami'nin İstanbul'a gitmekten vazgeçip tekrar Üsküp'te kalması, ailenin Sultan Murad Camii ile olan bağını daha da pekiştirmiş. Nebi, "Bizim ev aldığımız yerler hep Sultan Murad camisine yakın" diyerek, Saat Mahallesi ve Sloga'ya karşı sokaklarda oturmaları sayesinde babasının beş vakit namaza camiye rahatlıkla yetişebildiğini belirtiyor.

"Eski tatlar ve mutluluklar şimdiki Bayramlarda yok"

Mesut Nebi, geçmiş bayramların taşıdığı coşku, huzur ve mutluluğun günümüz bayramlarında neden azaldığını çarpıcı bir şekilde ifade ediyor. Teknoloji, yabancılaşma ve pandemi gibi faktörlerin bu değişimin temel sebepleri olduğunu belirten Nebi, eski gelenekleri korumanın ve genç nesillere aktarmanın önemine vurgu yapıyor.

Mesut Nebi'ye göre, geçmiş bayramlar bambaşka bir ruha sahipti: "Vallah o günkü bayramlar çok sevinçliydi, çok huzurluydu, çok mutluyduk." O dönemde insanların gelirlerinin daha düşük olmasına ve maddi imkanların kısıtlı olmasına rağmen, mutluluğun ve huzurun çok daha fazla olduğunu belirtiyor. "Daha az her şeyimiz vardı ama mutluluğumuz daha çoktu" sözleriyle, sahip olunanların azlığının mutluluğa engel olmadığını vurguluyor.

Günümüz bayramlarında ise bu eski tadın kalmadığını dile getiren Nebi, birçok kişinin bayramda tatile gitmesini ve bayramlaşmanın sadece mesajlaşmaya indirgenmesini bu durumun başlıca nedenleri arasında sayıyor. Ona göre, "O eski tat, eski haz kalmıyor sadece mesajlaşma ile Bayramı atlatmaya çalışıyorlar. Halbuki o eski tatlar, eski zevkler, eski mutluluklar şimdiki bu bayramlarda yok."

Gelecek nesillere miras bırakmak

Mesut Nebi, eski bayramların ruhunu tamamen geri getirmenin imkânsız olduğunu kabul ediyor; çünkü o dönemdeki bahçeli evler ve komşuluk ilişkileri gibi şartlar artık mevcut değil. Ancak yine de pes etmiyor. Ona göre en önemli görev, yeni nesilleri terbiye etmek ve onlara aile bağlarının önemini öğretmek.

Nebi, "Aile bağları çok önemli, aile bağları, akraba bağları bütün gelenek ihtiyarlara saygı, ana babaya saygı bütün bu değerlerimizi genç nesillere aktarmamız lazım" diyerek, ebeveynlerin ve yaşlıların bu konudaki sorumluluğunun altını çiziyor. Çok emek harcanması gerektiğini belirtiyor.

Mesut Nebi, sözlerini tüm dünyadaki Müslüman aleminin Kurban Bayramı'nı tebrik ederek ve bu mübarek günlerin dünyaya barış, huzur ve mutluluk getirmesini temenni ederek sonlandırıyor.

Hüsamettin GİNA

Video
Yorumlar (2)
Kazım Dönmez
08.06.2025 00:07
Mesut bey, Eleştirel düşünme , disiplinleri anlama ve yeni dinamik bir durumda sorunları çözmek için gereken becerilere sahip kısacası çok yönlü entelektüel bir yetenek. Tebrik eder , başarılarının devamını dilerim.
Zerrin Abaz
07.06.2025 23:51
Mükemmel bir mülakatt Bu konuşmayı dinlerken çocukluğuma geri döndüm.Eski , sevinç dolu bayramlara o güzelim bayramlaşmalar bayram öncesi hazırlıklar gözümde canlandı. Tebrikler Mesut çok güze lisede etmişsin
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.