Sıcak havalarda hayati risk: Diyabetes Insipidus’a dikkat!

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Rümeysa Selvinaz Erol, sıcak havalarda diyabetes insipidus hastalarının hayati tehlike yaratabilecek düzeyde su kaybı yaşayabileceği uyarısında bulundu.

Sağlık Yayın: 08 Temmuz 2025 - Salı - Güncelleme: 08.07.2025 08:45:00
Editör -
Okuma Süresi: 3 dk.
110 okunma
Google News

Hastaneden yapılan açıklamaya göre, aşırı susama ve sık idrara çıkma şikâyetleri her zaman diyabetle ilişkili olmayabiliyor. Bu belirtiler, kan şekeriyle ilişkili olmayan, nadir rastlanan diyabetes insipidus hastalığına da işaret edebiliyor. Sıcak hava koşullarında bu tablo daha da tehlikeli hâle gelebiliyor.

Doç. Dr. Erol, hastalığın temelinde böbreklerin suyu tutamamasının yattığını belirterek, “Bu kişiler gün boyunca litrelerce su içmelerine rağmen yoğun susuzluk hissi yaşar ve sık sık idrara çıkar. Günlük idrar miktarı 10 litrenin üzerine çıkabilir,” dedi. Yorgunluk, halsizlik gibi belirtilerin yanı sıra, çocuklarda gelişme geriliği ya da alt ıslatma gibi durumlar da görülebiliyor.

ÜÇ FARKLI NEDENİ VAR

Diyabetes insipidus’un santral (nörojenik), nefrojenik ve psikojenik olmak üzere üç ana nedeni olduğunu belirten Erol, santral tipin, beyinde yer alan hipotalamus veya hipofiz bezinde antidiüretik hormon (ADH) üretiminin azalmasından kaynaklandığını ifade etti. Nefrojenik tipte ise böbrekler, mevcut hormona yanıt veremez hâle gelir. Psikojenik polidipsi ise bireyin psikolojik nedenlerle aşırı su tüketmesiyle ortaya çıkar.

“Bu durum özellikle şizofreni ve obsesif kompulsif bozukluk gibi psikiyatrik rahatsızlıklarda görülür. Uzun süreli aşırı su alımı, ADH salınımını baskılayarak hastalığın seyrini karmaşıklaştırabilir,” dedi.

TANI VE TEDAVİ SÜRECİ

Doç. Dr. Erol, tanı için günlük idrar miktarı, idrar yoğunluğu, kan sodyum düzeyleri ve gerekirse susuzluk testinin yapılabileceğini belirtti. Tanı sonrası, altta yatan nedenin belirlenmesi amacıyla beyin görüntülemesi gibi ileri tetkiklerin uygulanması gerekebiliyor.

Santral tipte tedavi, eksik olan ADH hormonunun burun spreyi ya da tablet formunda hastaya verilmesiyle yapılabiliyor. Nefrojenik tipte ise tuz kısıtlaması, bazı idrar söktürücüler ve altta yatan nedenin tedavisi ön planda. Psikojenik polidipside ise davranış terapileri, psikoeğitim ve eşlik eden psikiyatrik hastalıkların tedavisi önemli rol oynuyor.

Erol, “Ani su kısıtlaması sodyum seviyelerini hızla yükseltebileceği için tehlikelidir. Bu nedenle hidrasyon süreci dikkatle planlanmalıdır,” uyarısında bulundu.

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.