Kaan Mazhar:
Gostivar'da doğan Kaan Mazhar, müzikle iç içe geçen bir hayata sahip. İlkokulu doğduğu şehirde tamamladıktan sonra orta öğrenimini Kalkandelen Tıp Meslek Lisesi'nde, üniversite eğitimini Üsküp Eczacılık Fakültesi'nde tamamladı.

Uzun yıllardır Üsküp'te yaşayan sanatçı, hayatının bir döneminde İstanbul'da da 4,5 yıl geçirerek müzik eğitimini ve kariyerini profesyonel anlamda geliştirmeye çalıştı. Daha sonra Makedonya'ya dönen Kaan Mazhar, uzun yıllardır burada Türk müziğini yaşatma mücadelesi veriyor.
Müzik kariyerinin başlangıcı
Kaan Mazhar, müzik kariyerinin nasıl başladığı sorusuna, birçok müzisyenin deneyimlediği gibi çocukluk yıllarına uzanarak cevap veriyor: "Bu aslında genelde bütün müzisyen arkadaşların, hala müzikle uğraşanların genelde hepsi böyle çocukluktan başlamıştır, ya okulda ya bir dernekte başlamıştır. Benimki de öyle oldu."
O dönemlerde müzikle bir şeyler yapabileceğini hissettiğini belirten Mazhar, "Orada anlıyorsunuz yani, sizde bir şey var mı, ya gende bir şey var, ya Allah vergisi dediğimiz. Varsa o devam eder, benim öyle başladı, çocukluktan, ilk olarak okulda, sonra derneklerde, sonra da tabii yavaş yavaş grup kurarak, bir grup kurduk arkadaşlarla Gostivar'da. Çok güzel yollarımız oldu. Birkaç yıl beraber çalıştık, ondan sonra grubumuz değişti, bir grup daha kurduk. Orada da güzel günlerimiz oldu. Konserler yaptık, işte o zaman Çalıklı festivali başlamıştı. Biz daha çocuktuk" şeklinde konuşuyor.
Müziğin adeta kanına işlediğini ifade eden sanatçı, kendi evinde bir stüdyo kurarak beste ve aranje çalışmalarına başladığını anlatıyor: "Sonra tabii bu kanımıza işleyince. Ben kendi evimde stüdyomu da kurdum. Az çok öyle beste yapmak, aranje yapmak, kendimi geliştirmeye başladım"
Türkiye macerası ve profesyonel kariyer
Yıllarca süren müzik çalışmalarının ardından Türkiye'ye gitme kararı alan Kaan Mazhar, bu dönemi şöyle aktarıyor: "Türkiye'ye gidince orada tam bir profesyonel olarak 5 yıl çalıştım. Türkiye'de albümler yaptım. Aslında ilk albümü yaptım, ondan sonra ilk albüme 3 tane klip çektik. Ve bunlar çok başarılı parçalar oldu. Yani o dönemde gerçekten Türkiye'de en iyi tutan parçalar arasında yer aldı. Ve bu beni gerçekten gururlandırıyor. Ve mutlu oluyorum o günleri hatırladığımda."
Makedonya'yı uluslararası sahnelerde başarıyla temsil ettiğini, Rusya ve Türkvizyon Şarkı Yarışması'nda önemli dereceler elde ettiğini gururla aktaran Mazhar, eserlerinin Türkiye'nin sevilen sesleri Rafet el Roman, Murat Başaran ve Emel Müftüoğlu tarafından yorumlanmasının kendisini onurlandırdığını belirtti.
Özellikle Sırbistan'ın yıldız ismi Lepa Brena'nın bir şarkısını seslendirmesi ise Mazhar için ayrı bir mutluluk kaynağı olmuş.
Belalım
Müzik kariyerinde önemli başarılara imza atan Kaan Mazhar, ilk profesyonel bestesinin hikayesini paylaştı. Çocukluk yıllarından itibaren müzikle iç içe olan ve Türkiye'de de ses getiren çalışmalara imza atan Mazhar, "Belalım" adlı eserinin ortaya çıkış sürecini duygusal bir şekilde anlattı.
Mazhar, o dönemde stüdyoda çeşitli denemeler yaptığını ve ortaya çıkan işlerden her zaman tam olarak tatmin olmadığını belirtiyor. Ancak bir akşam arkadaşıyla yaptığı bir sohbet, sanatçının ilk profesyonel bestesinin doğmasına vesile olmuş. Arkadaşının yıllar sonra tekrar karşılaştığı sevgilisini "vazgeçemediğim belalım gibi" sözleriyle tarif etmesi, Kaan Mazhar'ın zihnine adeta bir tohum ekmiş.
O akşam eve döndüğünde stüdyosuna oturan Mazhar, o anki yoğun duygularla hem şarkının sözlerini hem de bestesini inanılmaz bir hızla tamamladığını ifade ediyor.
"Yıllar sonra kalemi elime aldığımda / Kalem yazmaz elim bitmez oldu / Yine sen! sendin dertlerimdeki yabancı / Sen kalbimin ilk ve son tacı / Sen, sen, sendin belalım…" dizeleriyle başlayan şarkı, sanatçının o dönemki duygusal yoğunluğunu yansıtıyor.
"Belalım" şarkısına ilk klibini çektiğini ve bu çalışmanın Türkiye'de büyük ses getirdiğini belirten Kaan Mazhar, eserin içten gelen bir duyguyla ortaya çıkmasının önemine vurgu yapıyor.
Günümüzde bazı eserlerin "fabrikasyon" usulüyle üretildiğini düşündüğünü ifade eden Mazhar, gerçek bir eserin hem söz hem de beste olarak aynı anda içten gelmesiyle ortaya çıkan o "inanılmaz" duygunun bambaşka olduğunu dile getiriyor.
Eczacılık diploması ve müzikle dolu bir aile hayatı
Ablasının eczacılık okuması ve ailesinin "en azından bir diploman daha olsun" düşüncesiyle kendisinin de bu alana yöneldiğini belirten Mazhar, müziğin hayatındaki vazgeçilmez yerini vurguladı.
"Aslında müzik insanın hayatının sonuna kadar. Sanat meselesi çok enteresan, insan müziği bitiremiyor. Bugün bırakıyorum deseniz de, ya o sizi bırakmıyor ya da siz onu bırakmıyorsunuz. Böyle sonuna kadar devam ediyor," diyen Kaan Mazhar, ailesinin isteğiyle eczacılık eğitimini tamamladığını ve bir dönem eczane işlettiğini, hatta ünlü bir firmanın distribütörlüğünü yaptığını ancak müziğin ağır basmasıyla bu alanda devam edemediğini dile getirdi.
Sanatçı, ailesinin de müzikle yoğrulmuş bir yapısı olduğunu gururla anlatıyor: "Zaten ailece de müzisyeniz. Eşim opera sanatçısı, oğlum hem ilkokul hem ortaokul, liseyi de üniversiteyi de güzel sanatlar olarak bitirdi. Çok da iyi bir müzisyen oldu. Kızım da bale eğitimi aldı. Baktığınız zaman bizim evdeki harmoni sadece müzikle alakalı, eczacılık bir yerde bazen hatırlıyorum, yoksa hayatımız müzik."
Ailece müzik projesi hayali
Kaan Mazhar, ailesiyle ortak bir müzik projesi yapma hayallerinin sıkça sorulduğunu ancak henüz hayata geçiremediklerini ifade etti. Ancak oğluyla profesyonel anlamda çalışmaya başladığını ve evlerinde kendi stüdyolarının bulunduğunu belirterek, bu durumun kendisi için büyük bir kolaylık sağladığını söyledi.
"Oğlum çok da iyi bir aranjör, evimizde kendi stüdyomuz var. Artık bizim için, aslında benim için daha kolay. Profesyonel bir aranjör evimde var, istediklerimi şu anda yaptırabiliyorum. Oğlumla çalışıyoruz, bazı eserlerimiz, bestelerimiz var ama hala şu anda tamamlanmış değil," diyen Mazhar, gelecekte eşiyle bir düet yapma, oğlunun aranjörlüğünü üstlendiği ve kızının bale koreografisini hazırladığı bir aile projesi hayalini paylaştı. Müzikle bu kadar iç içe bir ailenin ortak bir projede buluşması, müzikseverler için de heyecan verici bir beklenti oluşturuyor.
Sahnede Alaturka Ruhu, albümlerde Alternatif Pop çizgisi
Makedonya'nın sevilen Türk müziği sanatçısı Kaan Mazhar, yaptığı müzik tarzına da değindi. Kendisini öncelikle bir Türk müziği sanatçısı olarak tanımlayan Mazhar, bu geniş yelpazedeki iyi olan her unsuru benimsediğini ve müziğine kattığını ifade etti.
Sanat tarzını tanımlarken albümlerindeki ve sahnedeki farklı yaklaşımlara dikkat çeken Kaan Mazhar, "Tarzım olarak Alternatif pop, yaptığım albümler onu gösteriyor. Fakat sahnede beni dinlediğinizde pek de popla alakam olmadığını aslında daha fazla alaturka, arabesk diyebileceğiniz bir tarzda okuyorum," şeklinde konuştu.
Sanatçı, kendisini tam olarak ifade edebilecek bir tarz tanımı yapmak gerekirse bunun "Alaturka Pop" olabileceğini belirtti.
Rumeli müziği ve "Rumeli" şarkısı
Rumeli müziği denildiğinde geçmişe, yaklaşık 50 yıl öncesine dönmek gerektiğini belirten Mazhar, o dönemde yapılan besteler ve icralarla günümüzdeki icralar arasında büyük bir fark olduğunu vurguladı.
Günümüzde Rumeli müziğinin sanki sadece düğünlerde çalınan bir müzik türü gibi algılandığını ve bunun kendisini üzdüğünü dile getiren Kaan Mazhar, "Bende ekstralarımda düğünlerimde okuyorum, seviyorum fakat Rumeli müziği o değil. Rumeli müziğinin bir ağırlığı olması lazım, bir ağırlığı var zaten" ifadelerini kullandı.
Aluş Nuş gibi önemli isimlerin imza attığı değerli eserlerin günümüzdeki icralarından hoşnut olmadığını belirten sanatçı, bu eserlerin bir senfoni orkestrası ve üflemeliler, güzel bir altyapıyla icra edilerek bir albüm veya konser projesi haline getirilmesi durumunda, asırlar boyunca yaşayabilecek bir proje ortaya çıkabileceğine dikkat çekti.
Kaan Mazhar, en beğendiği Rumeli parçası sorusuna ise Aluş Nuş'un "Rumeli" adlı eserini işaret ederek cevap verdi. Bu parçanın şu ana kadar yapılan en iyi Rumeli eserlerinden biri olduğunu düşündüğünü belirten Mazhar, "Çok var da bizi de ifade eden, hem coğrafyamızı, insanımızı, kültürümüzü ifade eden en iyi parçalardan biri diye düşünüyorum," şeklinde konuştu.
Piyasa müziği
Kaan şu anda Makedonya'da yapılan müziğin büyük ölçüde "piyasa müziği" olarak tanımladığı düğün müziklerinden ibaret olduğunu ve bunun belirli bir kitleyi memnun ettiğini ancak gerçek anlamda müzik ve sanatın irdelenmesi ve desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
"Çünkü gerçekten samimi olarak söylüyorum bizde sanat diye bir şey kalmadı. Ne bir ressamımız, var ama gençler yok. Ne bir solistimiz var, ne bir iyi bestecimiz var, yani o konuya bir el atılması lazım," diyen Mazhar, kendi imkanlarıyla bir stüdyosu ve aranjörü olmasına rağmen, müzik sektöründe daha fazla ağırlıklarının olması gerektiğini ifade etti.
Ona göre Makedonya'da gerçek anlamda bir müzik sektörü bulunmuyor; var olan şey ise büyük ölçüde düğünler ve benzeri organizasyonlardan oluşan küçük bir pay.
Kaan Mazhar, kendi sahne performanslarının bu boşluğu bir nebze olsun doldurduğunu ve müziksiz kalınmaması adına önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Kaan Mazhar'dan Makedonya'da sanatın yeniden canlandırılması için "Reçete"
Makedonya'nın deneyimli müzisyeni Kaan Mazhar, ülkedeki sanatın yeniden canlandırılması ve genç neslin sanata yönlendirilmesi için çözüm önerilerini içeren bir "reçete" sundu. 21. yüzyılın hızlı temposunda ve internet çağında insanların önceliğinin maddi kazanç olduğunu, bu nedenle sanatın ikinci plana atıldığını belirten Mazhar, bu durumun aşılabileceğine inanıyor.
Sanatın da kendi içinde bir kazancı ve vizyonu olduğunu vurgulayan Mazhar, özellikle siyasi partilerin gençlik kolları, sivil toplum kuruluşları ve dernekler aracılığıyla projeler üretilerek gençlerin sanata olan ilgisinin artırılabileceğini söyledi.
Konserler düzenlenmesi ve derneklere maddi manevi destek verilmesinin önemine değinen sanatçı, bu tür projeler için Türkiye'deki imkanlardan da yararlanılması gerektiğini ifade etti. Bu işi hakkıyla yapan önemli isimlerin olduğunu ve onlardan fikir alınarak gençlerin eğitilmesi ve yönlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Sanatı olmayan toplum yok olmaya mahkumdur
Kaan Mazhar, bu çabaların sadece müzikle sınırlı kalmaması gerektiğini, resim, tiyatro, heykel gibi diğer sanat dallarının da desteklenmesi gerektiğini vurguladı. "Eğer bir toplumun sanatı yoksa toplum da yoktur," diyen Mazhar, mevcut gidişatın Makedonya'nın kültürel olarak kaybolma tehlikesi taşıdığına işaret ettiğini üzülerek dile getirdi.
Tiyatronun iyi durumda olmasına ve kendisi gibi birkaç müzisyenin çabasına rağmen, bu bayrağı tek başına taşıdığına inandığını ve 30 yıldır müziğe önemli katkıları olduğunu söyledi.
İyi olan müzikle kalır, kötü olan eczacı olur
Gençlerin kendisinden ilham aldığını ve "Kaan gibi yapalım, Kaan gibi okuyalım" dediklerini bildiğini ifade eden Mazhar, bu ilginin artmasıyla rekabetin de artacağını ve bunun sonucunda kalitenin yükseleceğini öngörüyor.
Espriyle karışık bir şekilde "İyi olanlar müzikle kalacak, kötü olanlar eczacı olacak," diyen Mazhar, kendisinin müzikteki başarısı nedeniyle bu yolda devam ettiğini, aksi takdirde eczacılığın da iyi bir sektör ve iyi bir kazanç kaynağı olduğunu belirtti. Ancak müziğe olan aşkının kendisini bu yolda ilerlemeye ittiğini sözlerine ekledi.
Yetenek ve virtüöz eksikliği
Mazhar, keman, klarnet, kanun gibi enstrümanlarda öne çıkan yetenekli gençlerin ve virtüözlerin sayısının azlığından üzüntüyle bahsediyor. "Ben size bu çok iyi ut çalıyor diyemem, maalesef üzülerek söylüyorum. Çok iyi bir keman virtüözü diyemem, bizde zaten çok iyi virtüöz yok, yok yani" sözleri, bu alandaki boşluğu ve potansiyel eksikliğini vurguluyor. Bunun temel nedenini ise "çalışmıyorlar" şeklinde açıklıyor.
Mazhar, okulların bu konuda en büyük sorumluluğu taşıdığını belirtiyor. Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki okullarda müzik eğitiminin daha iyi olması gerektiğini vurguluyor.
Ancak buradaki öğretmenlerin de desteklenmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Sivil Toplum Kuruluşlarının rolü
Derneklerin ve sivil toplum kuruluşlarının da önemli bir rolü olması gerektiğine değinen Mazhar, mevcut durumda bu kuruluşların sayısının azlığını ve müzik alanında yeterince aktif olmadıklarını belirtiyor.
Folklor ekiplerinin genellikle iyi olduğunu ancak müzisyen eksikliğinin hissedildiğini söylüyor. Geçmişte Ziya abi ve Nuri abi gibi birden fazla enstrümanı ustalıkla çalan müzisyenlerin varlığına dikkat çekerek, günümüzdeki eksikliğin daha da belirginleştiğini ifade ediyor.
Mazhar, derneklerin öğrenci yetiştirmesi, hatta gerekirse onlara kıyafet alarak destek olması gerektiğini öneriyor. Bu, sadece müzik eğitimine değil, aynı zamanda gençlerin sosyal ve ekonomik olarak da desteklenmesinin önemini vurguluyor. En nihayetinde, "Bizim Türklerin uyanması lazım. Ya bu şart. Kesinlikle şart yani" sözleriyle, toplumsal bir bilinçlenme ve harekete geçme çağrısında bulunuyor.
Kaan Mazhar yeni albüm çalışmalarının sonuna geldiğini müjdeledi. Daha önce yaptığı besteleri tamamladığını ve aranjelerini bitirdiğini söyleyen Mazhar, canlı enstrüman kayıtlarının da tamamlandığını belirtti. Şu anda sekiz veya dokuz şarkısının hazır olduğunu ifade eden sanatçı, uzun zamandır albüm yapmadığını, son dönemde tekli şarkılar yayınladığını hatırlattı. Yeni şarkıların bir albüm olarak mı yoksa tek tek mi yayınlanacağına ekibiyle yapacağı değerlendirme sonrası karar vereceğini söyleyen Mazhar, muhtemelen dört şarkılık bir maksi single veya her ay bir tekli şeklinde dinleyicileriyle buluşacağını açıkladı.
Bu söyleşi, Makedonya'daki Türk toplumunun müzik alanındaki potansiyelinin yeterince değerlendirilemediğini ve bu durumun temelinde eğitim eksikliği, müziğe yanlış bir bakış açısı ve sivil toplum kuruluşlarının yetersizliği gibi faktörlerin yattığını gösteriyor.
Mazhar'ın bu içten ve uyarıcı sözleri, bu sorunlara dikkat çekerek çözüm arayışlarına katkıda bulunma potansiyeli taşıyor.
Hüsamettin GİNA